Anne ve babanın birbirine nasıl davrandıkları, sevgilerini gösterme ve o gösterilen sevgiyi görüp kabul etme şekilleri, çocuk bireyin bunları içselleştirerek gençlik ve yetişkinlik hayatında sağlıklı bir partner seçimi yapabilmesi açısından oldukça önemlidir. Nöropsikolog Elif Ezgi Uslu’nun “Aşk ve Diğer Duygular” isimli makalesinde de değinilen insan zihni aşk, korku, nefret gibi bazı güçlü duyguları birbiriyle karıştırmaya oldukça meyillidir. Dolayısıyla kişinin “aşk” nedeniyle yaptığını düşündüğümüz ve sevgiyle ilişkilendirdiğimiz davranışların altında bambaşka motifler yatıyor olabilir. Bu noktada çocuk bireylerin sevgi duygusunun neden olduğu davranışsal yansımaları doğru yorumlayabilir hale gelmesi ebeveynlerinin arasındaki ilişkiyi gözlemlemekle başlar.
Sevgimizi karşı tarafa hissettirmenin birden fazla yolu vardır. Bazılarımız sevgimizi hediyeler alarak gösterirken bazılarımız da fiziksel temas kurmayı veya duygusunu sözlü olarak ifade etmeyi tercih edebilir. Bu iletişim şekillerinden herhangi birinin ötekinden daha iyi ya da daha kötü olduğunu söylemek doğru değildir. Burada kritik nokta sevginin ve aşkın yıkıcı değil yapıcı davranışlar doğurduğunun farkında olmaktır. Bu yapıcı davranışların şekli, boyutu, sıklığı her ilişkide farklılık gösterir ve o ilişkiye özgüdür. Bu davranışların toplamının oluşturduğu iletişim formuna “ilişki dili” diyebiliriz aslında. Az önce de bahsettiğim gibi bu ilişki dilinin biricikliğinden ötürü ne partnerimizle ne de çocuğumuzla olan ilişki dilimizi çevremizdekilerle karşılaştırma yapmamız bize faydadan çok zarar getirecektir. Çocuk birey ilişki dilini ilk olarak anne ve babası arasındaki iletişime bakarak öğrendiğinden ve şahit olduğu ilişki dilini ileride partnerleriyle kurduğu ilişkilere yansıtması bir hayli olasıdır.
Sevgiyi aktarabilmek kadar aktarılan sevgiyi karşılayıp kabul edebilmek de oldukça önemli bir beceridir aslında. Buradan bir örnekle ilerlemek istiyorum, çocuk, babasının eve gelirken annesine bir buket çiçek getirdiğine şahit olduğunda bu davranışı bir aşk göstergesi olarak algılamaya başlıyor. Burada babanın bu hoş jesti kadar annenin de bu jest karşısındaki tepkisi oldukça önem arz ediyor. Anne de çiçeğin kokusunu güzelce içine çekip bir vazoya yerleştirir ve eşine çiçekler için teşekkür ederse işte o zaman çocuk çiçek vermeyi partnerine göstereceği ilişki dilinin sözlüğüne eklemiş olur.
Aşk utanılacak, saklanacak bir şey değildir. Çocuğunuzun önünde de partnerinizle birbirinize duyduğunuz aşkı, sevgiyi davranışa dökmekten çekinmeyin. Birbirinize bol bol, “seni seviyorum,” deyin. Zira, eğer çocuğunuz romantik ilişkilerde duyguların nasıl ifade edildiğini sizden göremezse başka kaynaklardan belki de yanlış şekilde öğrenebilir. Çocuğunuzun aşkla büyümesi sizin elinizde.
Zülfü Livaneli’nin de dediği gibi, “Dünyayı güzellik kurtaracak, bir insanı sevmekle başlayacak her şey.”
Nöropsikolog Elif Ezgi Uslu, 2021