Yaklaşık bir yıldır Çin’de ortaya çıkan yeni tip Covid-19 (Koronavirüs) kısa süre içinde bütün dünyaya yayıldı ve dünya halklarının bütün hayatını değiştirdi. Şu günlerde psikologlar hem Türkiye hem de dünyada virüsün yaratmış olduğu kitlesel panik ve kaygıyı baş etmeye yönelik bilgilendirme seansları ve proje bazlı çalışmalara yoğunluk vermeye başladı. Covid-19 salgını daha fazla ülkeye yayıldıkça ölüm sayılarındaki artış sebebiyle ileride ne olacağına dair bir belirsizlik söz konusu olmakta. Bu belirsizlikler içinde herkesin otomatik olarak başvurduğu (görünürde) en yaygın davranış; tuvalet kağıdı, makarna, kuru bakliyat ve benzeri gibi somut tüketim ihtiyaçlarını satın almak olduğunu söyleyebiliriz.
Marketlerde gördüğümüz bu sahnelerin başrol oyuncusu virüs değil benim tabirimle ‘Panik satın almak’. Başrol oyuncumuzun neden olduğu ve hepimizi etkileyen bu panik hali, basit bir olumsuzlukla baş etme mekanizması olarak görülebilir, fakat içinde bulunduğumuz ve anlamlandırmaya çalıştığımız bu psikolojik dalgalanmanın negatif etkilerini daha karmaşıklaştırmaktadır. Benim kaygım şu; İnsanların Covid-19 yayılımına verdikleri ezberci tepkiler, hastalığın kendisinden daha fazla zarar verebilir ve bu konu göz ardı edilmemelidir. İnsanlar sosyal medya hesaplarından “Covid-19’dan korkmuyorum,” diye yazıyorlar ya da virüs üzerinden mizah yapıyorlar. Aslında bu eleştirilesi bir durum değil, benim endişem her şeyin olması gereken miktarlarını aşarak panik sarmalına neden olan psikolojik iyilik halimizin kaybıdır. Çünkü panik imgesi, kişisel bir kurgu ile sınırlı değildir. Genel olarak yaşanan travmalar ile günümüz medyası arasında mekik dokur. En basit tabiriyle, stres ve onu amacına uygun olarak kullanamayan, felaketleri trajedilere dönüştüren kör ve rekabetçi kişisel çıkar arayışı fikri giderek daha fazla belirginleşmektedir.
İçinde bulunduğumuz üç tarafımız kaygı, korku ve stresle sarmalanmışken ilkyardım çantamızdaki gerginliği azaltma stratejilerimiz eksik kalıyorsa, yazdığım 4 basit bakış açısı sizlere yardımcı olabilir;
1) Geri Çekilin Ve Resmin Bütününe Bakın
Etrafta ortaya çıkan olayların sınırlı bilgisini almak, psikolojik olarak güçlü bir negatif savaş, kaç tepkinizi ortaya çıkartabilir? Örneğin, Covid-19’un ekonomi üzerinde kalıcı bir etkisi varsa, düşünmeye başlayabilirsiniz. Sonra, işletmelerin etkilenip etkilenmediğini sorabilirsiniz. Bu durum, “işimi kaybedersem ne olur?” diye kendinize soru sormanıza neden olabilir? Ardından “evimi kaybedersem ne olur?” Soruları ile kısır bir döngü içine girebilirsiniz. Bu sorular tipik olarak negatif olduklarından ve genellikle histeri durumuna yol açabildiklerinden, burada “ya olursa” ifadelerini kontrol altına almak önemlidir. “Ya olursa” ifadelerinden kaçının, daha büyük resme bakmak ve şimdiki zamanda proaktif olarak neler
yapabileceğinize odaklanmak için geri adım atın.
2) Neleri Kontrol Edebileceğinizi Belirleyin
Şu günlerde üzerinde kontrol sahibi olmadığımız salgın hakkındaki bilgileri nasıl ve nereden tükettiğimiz önem arz ediyor. İşler kontrolümüz dışında gerçekleştiğinde, insanlar genellikle hâlâ kontrol duygusu var(mış) gibi hissetmek için duygusal ya da nesnesel bir korku yaratmaya çalışırlar ki bu kaçınılmaz olarak bizi yoldan çıkartıp panikletebilir.
Bu gibi durumlarda gerçek bilgi ve güvenilir kaynaklar, size güçlü olduğunuz hissini verebilecek ve gerekli önlemleri almanıza yardımcı olacaktır.
Örneğin; Dünya Sağlık Örgütü, Covid-19 ve yapılması gerekenler konusunda doğru bilgileri sürekli güncelleyerek aktarıyor. Bunun dışında Akıl Sağlığı İnovasyon Ağı, Acil Durumlarda Akıl Sağlığı ve Psikososyal Destek Platformları, Türk Psikologlar ve Psikiyatristler Derneği gibi mecralar da sizlere gerçek ve doğru bilgileri sunarak kontrolü elinizde tutmanıza yardımcı olacaktır.
3) Esnek Bir Yaşam Planınız Olsun
Kendinizi bu çalkantılı zamanlarda canlı tutmanızın başka bir yolu da, hayatınızda tanıdık olan şeyleri elinizden geldiğince yapmaya çalışmak. Mümkün olduğunca düzenli rutinlerinizi ve aktivitelerinizi devam ettirmeyi hedefleyin. “Evimin içinde ne yapabilirim, sıkıldım, günlük rutinim her gün dışarı çıkmaktı. Doğayı, denizi, sosyalleşmeyi özledim,” cümlelerini kurmanız size ve çevrenizdekilere yardımcı olmayacak ve şu an uymanız gereken kuralları değiştirmeyecektir. Planlarınızı her gün gerektiği kadar yapmanıza izin veren esnek bir yaklaşım benimsemeye çalışın. İçinde bulunduğunuz bu dönemin sadece size özel olmadığını, tüm dünya insanlarının aynı süreçlerden geçtiğini unutmayın.
Dünyaya korkulu bir şekilde bakmanın aksine bu sürecin geçici bir dönem olduğunu
anımsayarak daha esnek bir pencereden bakmaya özen gösterin.
4) Sizi Mutlu Eden Basit Şeylerle Kendinizi Şımartın
Kriz zamanlarında, içinde bulunduğumuz yoğun kaygıdan dolayı kişisel bakımımızı ihmal edebiliyoruz. Gerçek şu ki, belirsizlik dönemlerinde kaygılarınızı; iyi beslenme, düzenli uyku ve evinizde yapabileceğiniz basit egzersiz hareketleri ile fizyolojik sağlığınızı da dengelemek durumundasınız. Verimli bir öğleden sonra geçirmek istiyorsanız, olumlu nörotransmitter dopamin’i serbest bırakan mizahla, ruh halinizi yüksek tutmak için bir komedi filmi seçin. Görüntülü arama uygulamaları aracılığıyla arkadaşlarınıza ve aile üyelerinize ulaşarak başkalarıyla bağlantıda kalın ve fiziksel mesafe önlemlerinin üstesinden gelin. Profesyonel desteğe ihtiyacınız varsa, dijital sağlık platformlarından birini kullanarak bir ruh sağlığı uzmanıyla bağlantı kurmayı deneyin.
İnsan fizyolojisi ve psikolojisinin her büyük değişiklik ve krizde yeni başa çıkma stratejileri geliştirme yeteneği yok sayılmamalıdır. Unutmayalım ki yukarıda yazılanlar genel tavsiyelerdir. Her insan biricik ve özeldir bu nedenle her teknik herkese yeterli gelmeyebilir. İçinde bulunduğunuz durum, içinden çıkılmaz bir hâl almış ise profesyonel bir destek almanızı öneririm.
Sağlıklı günlere,
Nöropsikolog Elif Ezgi Uslu, 2021