İnsan zihnindeki düşünceler sürekli olarak geçmişten geleceğe uçuşur. Geleceği genellikle olumlu ve umut dolu hayal ederiz. En azından 1 yıl öncesine kadar bu durum böyleydi. Pandeminin hayatımıza girmesiyle birlikte özellikle yakın geleceğe dair pozitif düşünebilme motivasyonumuzu bulamaz hale geldik. En kötüsünün henüz gerçekleşmediğini ve her şeyin git gide kötüleşeceğini sıklıkla duymaya başladık. İçinde bulunduğumuz bu dönemde gelişmeler daha olumlu seyrediyor olsa da en ufak bir olumsuz haber veya bilgi aldığımızda zihnimiz yine alarma geçer oldu. Bu süreçte belki de ruhsal olarak kaldıramam dediğimiz, evlere kapanma zorunluluğunu tekrar deneyimlemeye başladık.
Peki ne yapmalıyız? Aslında bu sorunun yanıtı düşündüğünüzden daha basit, elimizden geleni!
Kendimizi bir anda içinde bulduğumuz bu stresli durum tüm aile bireylerini belki de en çok da anne-babaları zorluyor. Çünkü birkaç ay önce her şeyin kontrolümüz altında olduğunu düşünürken durum tam tersine döndü. Böyle beklenmedik bir durumda anne-babalar olarak yapabileceğiniz şey kontrol edemediklerinize odaklanmaktansa kontrol edebildiklerinizi olabildiğince stabil tutmaya çalışmaktır. Fakat eski rutinlere körü körüne bağlı kalmaya çabalamak hem çocuklar hem de ebeveynler için oldukça yorucu olabilir. “Acil durum” evresinde olduğumuz için belki de eskiye kıyasla beklenmedik toplantıların veya ders iptallerinin ortaya çıkması planlı olan hayatımızı sekteye uğratabilir. Yeni düzene adapte olmak ve esnetilebilir bir rutin oluşturmak bu noktada faydalı olacaktır. İşin ve okulun evlere taşındığı bu dönemde günü planlamak için sabah kahvaltısını tercih edebilirsiniz. Kendi programlarınızı çocuk bireyin yanında konuşuyor olursanız o da nelerin önceliklendirildiğini ve organizasyonun nasıl yapıldığını izleyerek öğrenme şansı bulmuş olur. Çocuk bireyin günlük planlamasını gelişim düzeyine uygun olarak onunla konuşarak yapmak, mümkünse programı görünür bir yere asmak da yararlı olabilir. Bu sayede programına bakarak neyi, ne zaman, ne kadar süre yapması gerektiğini kontrol etmesi kolaylaşır. Ayrıca bu programlar hem sizin hem de çocuk bireylerin uyku ve yemek saati gibi fizyolojik ihtiyaçlarını da belli bir düzene oturtarak rutininizi oluşturmanıza yardımcı olur.
“Evde olmama rağmen hiçbir şeye yetişemiyorum, çocuğumla hep ilgilenmem gerekiyormuş ama yapamıyormuşum gibi hissediyorum.” Bu cümlenin ve yarattığı olumsuz duygular tanıdık geliyor mu? Böyle hisseden tek anne-baba siz değilsiniz. Aslında evde olmak birçok açıdan daha fazla iş yükünü beraberinde getiriyor; bütün öğünleri evde yemek, evde geçirilen zamanla beraber evin temizlenme sıklığının artması, dezenfekte etmek için dışarıdan eve getirdiğimiz her şeyi siliyor oluşumuz gibi. Bunlarla beraber en önemlisi de çocuğunuzun sizden belki de her zamankinden fazla ilgi bekliyor oluşunun içinizde kaygı yaratması çok doğal. Durum bu kadar kaotikken sizin sakin kalabilmeniz çocuklarınızın da kaygılanmamasına ve kontrollerini kaybetmemelerine fayda sağlar. Çocuk bireyler hayatta bizler kadar deneyimli değiller, dolayısıyla özellikle böyle zamanlarda anne-babalarına bakarak nasıl hareket etmeleri gerektiğini öğreniyorlar. Çocuk bireylerin bu dönemdeki en büyük ihtiyacı, anne-babalarının duygu durumlarının dingin kalabiliyor oluşudur. Ancak, sakin kalarak onlara gerekli olan bilgileri verebilir ve ihtiyaç duydukları iletişimi karşılayabilirsiniz. Sordukları soruları onlar tatmin oluncaya kadar cevaplamak zorlayıcı olsa da çocuk bireylerin pandemi sürecini anlamlandırabilmesi açısından oldukça kritiktir. Elbette ki bilmediğiniz bir soru sorduklarında, “Bilmiyorum, fakat araştırıp sana bunun cevabını yarın verebilirim,” diyebilirsiniz. Burada asıl dikkat edilmesi gereken nokta yarın o soruya cevap vermeyi unutmamaktır. Çocuk bireyle gelişim düzeyine uygun olarak dürüst bir şekilde iletişim kurmak güven duygusunu besler, ki bu güven duygusu belki de bu dönem hepimizin en çok ihtiyacı olan şeydir. Sözlü iletişimin yanı sıra sıcaklık ve bağ kurmak da bu güven hissini pekiştirir. Eğer çocuğunuz zor bir gün geçiriyorsa, gergin veya korkmuşsa ona özel bir vakit ayırmak iyi gelebilir. Bu tedirginliğini yalnızca sizinle paylaşmak istiyor diğer aile bireylerinin duymasını istemiyor da olabilir. Bunun normal olduğunu söyleyerek onunla konuşmak için müsait bir zaman ayarlayabilirsiniz.
Aynı evin içerisinde olduğunuz için çocuğunuzun sizin onunla daha fazla ilgilenmenizi talep etmesi oldukça anlaşılır bir durum. Fakat her zaman ona zaman ayırabilecek hem fiziksel hem zihinsel durumda olamayabilirsiniz, bu da anlaşılabilirdir. Pandemi dönemi bize destek mekanizmaları kadar aynı zamanda kendi kendine yetebilme ve stresle baş edebilme gibi yaşam becerilenin ne kadar kritik olduğunu gösterdi. Çocuk bireyin bazı durumları da kendi başına halledebilmesi için ona gerekli alanı tanımak bu hayat becerilerini kazanması açısından bir fırsat olarak görülebilir. Dolayısıyla müsait olmadığınız veya çocuk bireyin kendi kendine çözebileceği bir durum meydana geldiğinde ondan size zaman vermesini istemek ya da durumla baş edebilmesi adına onu yüreklendirmek yararlı olabilir. Böylece hem siz kendinize ihtiyacınız olan zamanı tanıyabilecek hem de çocuğunuzun kendine yetebilme becerilerine katkıda bulunma fırsatı yaratmış olacaksınız. Ayrıca gerekli olduğu takdirde çocuğunuza, “Şu anda kendimi iyi hissetmiyorum seninle oyun oynayamayacağım fakat akşam yemekten sonra oynayabiliriz,” diyebilmek yukarıda bahsettiğim dürüst iletişimi de destekleyecektir. Bu şekilde çocuk birey de kendine ait bir alanının olduğunu, kötü hissettiğinde yalnız başına kalabileceğini ve buna saygı duyulacağını da öğrenmiş olur. Bu dengeyi sağlamakdaki en önemli pay kendiniz için ertelediğiniz oyunu mutlaka onun için oynuyor olmanızdır. Bu sayede çocuk bireyin güvenini kazandığınız için onunla iletişim kurmanın da kolaylaştığını fark edebilirsiniz.
Tüm dünyanın içinden geçtiği bu zorlu süreçte “şimdi ve burada” kalabilmek en büyük yardımcımız. Unutmayın ki yalnız değilsiniz ve verdiğiniz tepkiler çok doğal. Olabildiğince sakin, dingin, dengede ve mantıklı bir zihinsel düzeyde kalmaya çalışıp ebeveynler olarak çocuklarınızın ihtiyacı olan desteği ve iletişimi sağlamak dikkat etmeniz gereken tek kritik nokta. Bunu da elinizden geldiğince, yapabildiğiniz kadar yapmanız yeterli. Çocuk bireylerin yetişkinler kadar deneyim sahibi olmadığını, beklenmedik durumlara ne tarz tepkiler vermeleri gerektiğini bilmediklerini ve ebeveynlerini taklit edip onların duygu durumlarına göre kendilerini regüle ettiklerini unutmadan içinde bulunduğumuz durumdan en sağlıklı şekilde çıkabilmek hepimizin asıl gayesi. Unutmayın çocuklarınız hiçbir zaman sizden mükemmel olmanızı beklemiyor!
Psikolog /Aile Danışmanı Ezgi Sanlı / 2020